18 Eylül 2015 Cuma

500 Days Of Summer ( Aşkın 500 Günü ) Film İncelemesi

Bir taraftan The Walking Dead bir yandan Vikings derken bugün insanlıktan çıkmak üzereydim. Onun üzerine biraz insanlığımı geri getirecek bir şeyler izleyeyim dedim. Bir de bu sıralar bağımsız yapım oyun-filmlere dadandım ondan dolayı bağımsız yapım ve yüksek puanlı filmlere bakınmaya başladım. Bu film karşıma çıktı başroldeki aktrisi birine benzettiğimden dolayı açtım izledim şimdi de hakkında bir iki kelime konuşma zamanı.

Filmin yapım aşamasından bahsetmeye başlarsak ; filmin başrollerinde ( evet başrol bitişik yazılır ama bu gerizekalı bilgisayar düzelt deyip duruyor ) Joseph Gordon-Levitt ve Zooey Deschanel var. 2009 yapımı filmin yönetmeni ise Marc Webb. Bağımsız bir yapım olmasına rağmen düşük bir bütçeyle çok büyük bir başarı yakalamış film. Ve bu başarısı da bence oldukça haklı sebeplerden.



Özet yapmaya çalışmak istiyorum ama biraz zor bu filmde özet gibi bir şey. Çünkü filmin sonunu daha ilk başta önümüze koyuyorlar. Ve o geçen 500 gün içindeki olayları koronolojik bir sıra olmadan bize gösteriyorlar. Bir bakıyorsunuz 60. gündeler bir bakıyorsunuz 30'a dönmüş daha sonra 400'e gidip 150'ye dönüyorlar. Yine de bir özet yapmak zorunda olsaydım ki zorundayım zaten ; Tom tüm yaşamı boyunca 'hayatının aşkı' nı arayan biri olarak davranmış, Summer'sa tam tersi ciddi ilişkilerden uzak yaşamak isteyen birisi. İşte film bu ikilinin ilişkilerini kavgalarını ve ayrılık sonrası dönemini anlatıyor. Tüm bunlara rağmen bence filmde asıl anlatılmak istenen gayet basit hiç öyle kronolojik karmaşaya gerek yok. Aşk öyle karşınıza çıkıp görünüşünüzü beğenen ya da sizle aynı birkaç şeye ilgi duyan kişiye beslediğiniz duygular değildir. Eğer hissettikleriniz aşksa bunu bilirsiniz. Bunun ne kaderle ne mucizeyle ilişkisi vardır. Filmin tüm anlatmak istediği totalde bu.



O tüm başarılı kadrolar deli gibi bütçelerin yapamadığı neşeli filmi düşük bütçeyle yapmışlar. Bu yüzden biraz filme toleranslı davranıyorum yoksa eleştirilcek çok şey var da diyemiyorum çünkü beğenmediğim bir şey olmadı benim. Ha tüm ilm klişelerini kullandılar mı kullandılar, mutlu adamın insanlar içinde dans etmesi sonra dans organizasyonu ondan sonra kareoke tabiki olmazsa olmaz. Tüm bunlarla birlikte oldukça güzel hafif hüzünlü hafif eğlenceli bir filmdi. Son izlediğim 3-4 kötü dandik berbat romantik komediden sonra iyi geldi. İzlemeniz benden size tavsiye. Okuduğunuz için teşekkürler takipte kalın.

Dipnot: Filmin müzikleri baya baya güzel birkaçını listelerime ekledim.
Dipnot part 2 : Başroldeki aktrisi The Big Bang Theory'deki Alex'e benzetmiştim o değilmiş ama çok benziyorlar.



0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumunuz için teşekkürler.