10 Nisan 2016 Pazar

Karaçalı - Sesindeki Yalnızlık (2016)

Karaçalı benim en sevdiğim sanatçılardan biridir belki de en sevdiğimdir. Rapi bıraktıktan sonra 2012 yılında Sesindeki Haziran diye bir parça yapmıştı ki bence tek kelimeyle bir şaheserdir. O şarkı o kadar çok sevildi ki sene 2016 o kadar isteğe üstat da kayıtsız kalamadı ve Sesindeki Yalnızlık'ı çıkardı. Şarkı paylaşmak ne kadar mantıklı böyle şey mi olur deseniz bile 1 kişiyi bile Karaçalı'dan haberdar etsem benim için üstada faydadır. Dinleyip şans verin zaten gerisi kendiliğinden gelecektir.

Karaçalı - Sesindeki Haziran ( 2012 )


Karaçalı - Sesindeki Yalnızlık ( 2016 )


Sözler ( Sözleri Youtube'dan Alican Güneş isimli arkadaştan aldım teşekkürler )

Gözlerinde buz parçaları izler, sessizlik Ve sessiz bir sitem olarak, kalkar yıldızları izler Aşk yok, markaların kalbinde yatan yalnızlık var Ben yokum, aynada biriken, uzayan yalnızlıklar Size acı, içki ve unutuş eğer: aşk Batma, ölüm ve hiçlikse dayatılan rol desem Bu sürgülü ve keçeleşmiş kirpiklerin ne anlamı var? Size gösterilen bir veda ve yol desem Ve kan, ve hayat, ve duygular bana mutluluk Biraz ne zan, ne sana dair kırık bir ati. Konu: Miras Üzgünüm denedim her versiyonunu üzgünlüğün Kaybetmek korkularıydı odama giren mavi duman O sesler de kayıp, içim bomboş artık Daha mı yalnızım? Hayır! Mutsuzluk uyuşturuyor, umudun kıyısız tarafındayım Ben asla ağlamam, sadece gözlerim dayanıksız Hayvan yangısı, yılgın çiçek çelenkleri gönderdim cenazeme Şimdi gündelikçi akşamlara kon Hatırlat bana uzak ve yakınlığın sarıldığı bankı Hatırlat, nasıl başlamalıydı dinlediğimiz ilk şarkı? Hatırlat başak saplarını dik tutan gölgemi Hatırlat efkarı, deliren gezegenimi ve öfkemi Hatırlat nasıl yenilirdi güneş? Çiçekleri delip geç! Hatırlat bana benzediğin şehri, gerçekten sevince Yalnızlık, yalnızlık Saklandığın o küçük delikte buluyor seni Yalnızlık, yalnızlık Seviştiğin o kalpsiz bedende uyuşturuyor seni Bir yağmura başlar gibi, bir koşuda yavaşlar gibi Şaşkınlığa atılgan, atar kil ve kıvrak Bir ismin arasına kıstırılmış sonsuzluk gibi aşk Nasıl yol alır sayısız dudaklarından? Gel kıyılarına yüzümün, yüzme öğret can çekişen balıklarına Gel o kumun dakikalarına kumrallığını uzat Ve biraz sakalımın kokusunu al, götür ört yastığına Bir oğul doğur ve beni unut, hatıralarımı yak Şimdi hiç görmedim o son seviştiğin yabancıyı Alışırım konuk oyuncu olup kaçınılmaz sonlarıma Mutluluk üzerine bahis yapma zamanlarımızdı, hatırlarım Ansızın kente ve yüreğime doğrulttuğun tabancayı Zamansız ve Fransız, kör makas, kesik rızk Kahveyle direnen hücre, bunlar bizim merhabalarımız Nitokinle görünen sabah, bunlar bizim günaydınımız Bir unutuşun ortasındayız, bunlar elvedalarımız Şimdi seni gasp edecekler bir yüzük ve müstakil evle Benim bütün takım elbiselerime pişmanlık sıçrayacak O zaman çöküp bir sigara yakabilirim bu kentte Yağmurlar yağdırabilirim taze simit kuyruklarına Gidişine korunamadığım gibi, dönüşünü de savunamam Yokluğuna dayanabilirim, ancak sade bir fotoğraf olarak Köprüler de ayrılabiliyor, nehirler de sevgilim Hayat böyle; bir yerden sonra ne kadar karışsan da kalabalıklara Yalnızlık, yalnızlık Saklandığın o küçük delikte buluyor seni Yalnızlık, yalnızlık Seviştiğin o kalpsiz bedende uyuşturuyor seni


0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumunuz için teşekkürler.